Post-Modern Dönemde Dinin Yeri Ve Anlamı
İlahiyat fakültesi konferans
salonunda verilen konferansta Ahmet Aktaş, post modern dönemde dini yeri ve
önemi isimli konferansına başlamadan önce tarihsel süreç içerisinde toplumsal
hayatta ne gibi değişikliklerin meydana geldiğini açıkladı. Geleneksel, Modern
ve Post-modern dönem olarak üç döneme ayırdığı tarihsel süreçlerin her
birisinin kendisine has özelliklerini özetledikten sonra genel anlamda
post-modern dönemde dinin yeri ve önemini anlattı.
Geleneksel dönemdeki toplumsal
ilişki ağlarını ve dinin yerini vurgularken, bu dönemin genel karekteristik
özelliklerini şöyle sıraladı: Din ve gelenek iç içedir. Mekanik dayanışma ön
plandadır. Ben duygusundan ziyade biz duygusu öne çıkar. Kolektif kimlik
sıklıkla vurgulanır. Bu dönemde ilişkiler yüz yüze ve samimidir. Din ve devlet yönetimi yakın ilişki içindedir.
Konuşmacı, Modern dönemle ilgili şu
hususlara değindi: İlerlemeci tarih
anlayışı ve pozitivist düşüncenin hakim olduğu dönemdir. Bu dönemde evrendeki
olay ve olguların açıklanmasında metafizik veya teolojik unsurların terk edilip
bilimsel verilerin ön plana çıkmaya başlamıştır. Bu dönem Comtu’un üç hal
yasasındaki Pozitivist aşamayı temsil etmektedir. Modern dönemde Tanrının
iradesi dünya üzerinden by-pass edilmiştir. “Tek hakikat sadece deney ve gözlemle
doğrulanabilen şeylerdir” düşüncesi hakimdir. Bu dönemde “dünya büyüsünden
arınmıştır.”İlişkiler ikincil ve yüzeyseldir.
Post-modernitenin,
moderniteye bir eleştiri olarak değerlendirilebileceğini ifade eden Aktaş, bu
dönemde bütün meta-anlatıların iflas ettiğini ifade etti. Konuşmacı şöyle devam
etti: Bu dönemin en önemli özelliklerinden biri göreceliktir. Tek bir
hakikatten ziyade birden fazla hakikat olabilir. Modern dönemde din tamamen
dışlanırken post-modern dönemde dinin de hakikatlerden biri olabileceği
düşüncesiyle toplum hayatında yeni formlar ve anlam kalıplarıyla da olsa din
tekrar görünür olmaya başlamıştır. Post modern dönemin yarattığı parçalı
kimlikler nedeniyle bu çağın bireylerinde anlam ve aidiyet arayışı ön plana
çıkmaya başlamıştır. Bu durumda din modern dönemde büyüsünden arınan dünyaya
eski büyüsünü kazandırma ve bireylere yeni anlam ve aidiyetler bahşetme
suretiyle yeni formalar altında ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu dönemde değişen
şartlara uyum sağlamak adına dinlerin kimi zaman muhtevalarında değişikliğe
gitme pahasına yeni arayışlara girdiği görülmektedir.
İlahiyat Fakültesi
2.3.2017